Image
2018 Kasım

“Yeni Türkiye”nin halleri

Motorlu taşıt vergisine (MTV) %40 zam yapılacağı söylendi. Söyleyen Hükümet. Sonra AKP Genel Başkanı Erdoğan devreye girdi.

Vergiye zam…

Motorlu taşıt vergisine (MTV) %40 zam yapılacağı söylendi. Söyleyen Hükümet. Sonra AKP Genel Başkanı Erdoğan devreye girdi. İlk mesaj; “Zam oranını Bakanlar Kurulumuz tekrar değerlendirirse, ne yapabilir, tekrar bir düşürme olur mu olmaz mı, o hükümetimizin takdiridir”. (Hürriyet, 2 Ekim). İkinci mesaj; AKP Meclis grup toplantısında Erdoğan, vergi artışının nasıl kullanılacağı konusunda vatandaşı ikna etmek gerektiğini söyledi ve ekledi; “Aksi takdirde ‘ben yaptım oldu’ anlayışına, HER KONUDA OLDUĞU GİBİ ekonomi politikalarında da yer yoktur” (4 Ekim, gazeteler). Hatırlanmalı; “TEOG kaldırılacak” dendiğinde vatandaş ikna edilmiş miydi? “Yaptım oldu” olmadı mı o zaman? Ya da başka birçok konuda… Bu sefer ne değişti?

Ahmet Hakan Hürriyet’te yazmıştı; “MTV’ye gelen %40’lık zamma… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘dur’ diyeceğini yazmıştım geçen gün. … Nasıl bildin diye soruyorlar. Çok zor bir şey değil aslında. Tayyip Erdoğan’ı az çok tanırsanız… 2019 başkanlık seçiminin Erdoğan için ne anlam ifade ettiğini bilirseniz… ‘Zammı geri aldırarak kahraman olma’ fırsatının kaçırılmayacak bir fırsat olduğunu öngörürseniz… Erdoğan’ın zamma dur diyeceğini de bilirsiniz.”

Seçimlere kadar Hükümet ve AKP Genel Başkanı arasında paslaşma sürecektir. Yer miyiz?

 

Neden zam?..

Erdoğan ‘vergi artışının nasıl kullanılacağı konusunda vatandaşı ikna etmek gerek’ demişti.

Başbakan Yıldırım açıkladı; “Zam makul değil ama ülkenin çok ciddi ihtiyaçları var. Bunları karşılamak, savunma yetkinliğini arttırmak için ilave kaynağa ihtiyaç var”. (1 Ekim, Hür.). Başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek, “2018’de Türkiye’nin etrafındaki tehditlerle baş edebilmesi, caydırıcı bir güce sahip olabilmesi için ilave silah sistemleri gündemde. Bunu karşılamak amacıyla borç yerine vergi artışlarını tercih ettik.” dedi. (6 Ekim, Hür.).

2017 başında 28.7 milyar lira olan Milli Savunma Bakanlığı ödeneği 41.3 milyar liraya yükseltilmiş. 2018 için de başlangıç ödeneği 40.4 milyar olarak belirlenmiş. Vergi veren bir vatandaş olarak vergimin silahlanmaya harcanmasını istemiyorum, itiraz ediyorum. ‘Verdi millet yetkiyi, istediğin kadar itiraz et’ diyenler vardır. İşte olmaz böyle demokrasi, onun için daha fazla demokrasi, onun için katılımcı ve doğrudan demokrasi.

Ayrıca neden bütçe açığından ve nedenlerinden söz eden bir yetkili yok? Bize anlatıldığı gibi değil durum kısaca. Peki nasıl bakalım mı?

 

Bütçe açığı…

Konuyu bir bilen yazmış:

“2018 bütçesinde, eskisi gibi muğlak olmaktan çıkıp sayılara bürünen ve önemli bir bütçe kalemi olarak yerini alan unsur da; koşullu yükümlülükler. MTV ve KV (kurumlar vergisi) gibi vergi artışlarından gelecek ilave hasılat, çok açık ki otoyol ve köprüler ile şehir hastaneleri için verilen kamusal taahhütlere yapılacak ödemelere kaynak olacak.

Ağbal (Maliye Bakanı), ‘kamu özel işbirliği projeleri’ olarak adlandırılan otoyol ve köprüler ile şehir hastaneleri için taahhüt edilen ödemeler için; bütçeye toplam 6.2 milyar TL ödenek konulacağını açıkladı…

Kötü ve ekonomiye getireceği dışsallığı az olan bir modelle yapılan otoyol ve köprüler, ölçekleri ve yerindekileri tartışmalı şehir hastanelerine verilen garantilerin kamu cebinden faturası resmi olarak bütçede yerini alırken; henüz başındayken bunların bedeli şimdilik bütçe açığının yüzde 10’una karşılık geliyor. İzleyen yıllarda bu fatura daha da kabaracak”. (Uğur Gürses, 18 Ekim 2017, Hür.)

Karayolları Genel Müdürlüğü Osmangazi köprüsü ve bağlantı yollarının Temmuz 2017 itibarı ile 12 aylık verilerini açıkladı; yap-işlet-devret projesinde, 12 aylık 14 milyon 600 bin otomobil eşdeğeri geçiş garantisi var. (3 Ekim, Hür.). 8 milyondan fazla araç maliyetini Hazine karşılayacak, yani bizler. Hani bütçeden hiç para çıkmayacaktı? Bize anlatıldığı, ezberletildiği gibi değil durum/lar.

 

Vergiyi sil…

Vergisi silinen şirketler varmış, biliyor musunuz? Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek doğrulamış. ‘Sıfırlama değil, uzlaşma’ demiş ama. Evet, uzlaşma denen bir şey var ama burada söz konusu olan o mu? İlk sırada TUVTÜRK varmış, Doğuş Holding iştiraki olan Almanya kökenli bir firma. 767 milyon lira silinmiş. Holding patronu Ferit Şahenk, NTV yayın grubu sahibi, hani AKP Genel Başkanı karşısında belden yukarısı yere paralel hale gelen zat. İkinci borçlu Mehmet Cengiz’in Cengiz İnşaatı. 422 milyon lira silinmiş. Sabah medya grubu sahibi. Hani millete küfreden adam. Bize anlatıldığı gibi değil diyorum ya…

 

Tasarruf yapılacak mı?.. Saray tasarruf yapmaz…

Neymiş. “İtibarda tasarruf olmaz”. (6 Ekim, gazeteler).

Cumhurbaşkanlığı sarayla ilgili bütçe açıklaması yapmış. “Cumhurbaşkanlığı bütçe harcamalarının çok yüksek olduğu şeklinde bir algı oluşturmak suretiyle kamuoyunun kasten yanıltılmaya çalışıldığı müşahede edilmiştir… TC devletinin en yüksek temsil makamı, dolayısı ile ülkemizin vitrini olan Cumhurbaşkanlığı nezdindeki faaliyetlerin ‘itibarda tasarruf olmaz’ anlayışıyla, ülkemizin vakarına yaraşır şekilde yürütülme mecburiyeti vardır…”.

Cumhurbaşkanlığına 2018 yılında 845.4 milyon liralık ödenek verilecekmiş. 2017 yılı başlangıç ödeneği ise 648.5 milyon lira imiş. %30 artış. Kim yorumlar bu durumu?

Diğer yandan Başbakan Yıldırım ekim ayı üçüncü hafta AKP grup toplantısında tasarruftan söz etti. “Tasarrufa önce kendimizden başlayacağız. Şaşaa, debdebe bitiyor artık” sözleriyle kamuya kemer sıkma mesajı vermiş. (18 Ekim, gazeteler).

 

Dün dündür…

Mezun olduğu ve yenilenmesi sonrası kendi adı verilen okulun açılışını yapmış AKP Genel Başkanı. Yenilemeyi yapan işadamı Mesut Toprak imiş. Kim midir? Zeytinburnu’ndaki 16/9 kulelerinin sahibi, hani AKP Başkanı’nın İstanbul’un tarihi yarımadasının siluetini bozduğunu söylediği binaların sahibi. Gökdeleni görünce “kahrolduğunu” söylemişti hani, tıraşlanmasını istemişti. Ne oldu? “Teşekkür etti”. Dün dündür bugün bugündür.

 

Belediye Başkanları…

E hani sandıkla gelen sandıkla giderdi. AKP Genel Başkanı bu cümleyi çok sık kullanır, biliriz. Ne oluyor peki belediye başkanlarına? Seçimle geldi onlar. Var mı bilen Kadir Topbaş neden gitti? Düzce’de Mehmet Keleş neden gitti? İstanbul’da yaşıyorum, Düzceliyim, her ikisi için de yorum yapabilirim de yapmayayım. ‘Metal yorgunluğu, seçimde oy kaybedilen iller’ vb. yorumlar yapılıyor. Düzce’de AKP oyları azalmıyor, neden gitti Keleş? Bursa aynı şekilde…

Gitmekte direnenlere yandaş medya da yükleniyor. Yolsuzluk vb. dosyalar, tehditler… Ankara için Sayıştay devreye girmiş, 70 milyon tl.’lik çevre temizlik vergisi yanlış hesaba kaydedilmiş, başka konular da varmış. Bakalım istifa sonrası Sayıştay incelemesi ne olacak?

Erdal Atabek “Metal Yorgunluğu Değil, Haramın Ağırlığı!” başlığı ile neler yazmış bakalım: “Haram, taşınması ağır bir yüktür. Dinin yasakladığı işler ya da nesneler haram sayılır… Yalan söylemek haram mıdır? Haramdır. Kul hakkı yemek haram mıdır? Haramdır. Birine iftira etmek haram mıdır? Haramdır… Eğer böyleyse, eğer gerçekten böyleyse, nasıl oluyor da siz yıllardır bu memleketi, yalanla, haramla yönetiyorsunuz?.. Ne söylense inansınlar istiyorsunuz... Bu FETÖ ne güzel işler yapıyor dediniz, inandılar. Bu FETÖ terörist dediniz, inandılar. Ama yoruldular işte, yorgun düştüler. İnanmaktan bitap hale geldiler. ‘Metal yorgunluğu’ diyorsunuz. Değil. Haram ağırlığıdır bu. Haram artık taşınamaz hale geldi… Yalanın sonu yoktur. Ama, yalana inanmanın sonu vardır. Haramın sonu yoktur. Ama, harama ortak olmanın sonu vardır. Talanın sonu yoktur. Ama, talana seyirci kalmanın sonu vardır. Neden bilir misiniz? Çünkü, insanda vicdan diye bir şey vardır…”

 

“Yeni Türkiye’de” bildiğimiz bilmemiz istenen…

Ülkede bir Fetö’dür gidiyor. Her şeyi oraya bağlıyor iktidar. Asker, sivil, yargı, işveren… iyi örgütlenmişler. Siyasi ayağı yok mu peki? Damatlarla sınırlı olmasa gerek. İstifası istenen AKP belediye başkanları ve AKP kimi il yönetimleri için böyle dedikodular var. Fetö-AKP ilişkisi nedeniyle muhtemelen vekiller de var. “Ne istediler de vermedik” idi ya replik, vekil kontenjanı da vardır muhtemelen. Ama seçimlere kadar idare edilecektir.

 

Işid terör örgütü mü?..

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM), Genel Kurul toplantısında “Işid’in Irak ve Suriye’de özellikle Ezidi, Hıristiyan ve Sünni olmayan Müslümanlara karşı eylemlerinin soykırım olarak resmen tanınması ve ışid’in yargılanıp cezalandırılması” amacıyla Avrupa devletlerine çağrı yapan kararı kabul edildi. Ama AKPM’ye katılan AKP’li vekiller çekimser kaldı. PYD konusunda AB ve ABD’ye bağırılıyor ya neden dikkate almadıklarının nedenlerinden biri bu vb. tavırlar olabilir mi?

Dışarıya ayrı içeriye ayrı mesajlar veriliyor. Hamlelerin tümü seçim çalışmalarına yönelik. Ülke kaybeder elbet sonuçta ve aslında halk kaybeder, AKP kazansa da.

 

Yaşar Güven