Image
2020 Temmuz

Sadiye (Atlılar) Köyü

Kafkasya’da yaşanan soykırımın ardından anavatanlarından sürgün edilen Çerkeslerin kurmuş olduğu, Mersin’in 52 km kuzeyindeki Orta Toroslar’ın Bolkar Dağları eteklerinde yer alan Sadiye (Atlılar - Tuoğune), Mersin’in tek Çerkes köyüdür.

Ğuognokuoe Ziya Özdoğan

 
 
Kafkasya’da yaşanan soykırımın ardından anavatanlarından sürgün edilen Çerkeslerin kurmuş olduğu, Mersin’in 52 km kuzeyindeki Orta Toroslar’ın  Dağları eteklerinde yer alan Sadiye (Atlılar - Tuoğune), Mersin’in tek Çerkes köyüdür.
 

Sadiye Köyü’nün kuruluşu

Kuban (Psij) Irmağı kenarında yaşayan Kuban Kabardeyleri (Hajret Kabardeyleri) 1822 yılında bugünkü Adigey Cumhuriyeti sınırları içerisindeki Leseppşine denilen bölgeye yerleşerek “Kansuvey” ve “Mergusey” adında iki köy kurarlar; fakat Rus Çarlığı’nın artan baskıları dinlerini yaşamalarını imkânsız hale getirir. Bu da yetmezmiş gibi Rusların, Adigeleri askere alarak kendi saflarında savaştırma çabaları sonucunda, baskılara daha fazla direnemezler ve göç kararı alarak 1885 yılında (Hicri 1330) bugünkü Novorossiysk Limanı’ndan gemiye bindirilerek Ürdün ve Suriye’ye götürülmek üzere yola çıkarılırlar.
 
Gemi birkaç günlük yolculuğun ardından İstanbul’da mola verip yakıt ikmali yapar, bu süre zarfında hiç kimsenin inmesine izin verilmez. Gemi bu molanın ardından tekrar yola çıkar ve Mersin Limanı açıklarında arızalanır. Yolcuların, tamir bitene kadar Mersin Limanı’nda konaklamalarına izin verilir, fakat bunun için uzun zamana gereksinim olması nedeniyle, Rusya ve Osmanlı devleti arasında bir anlaşma yapılarak kafilenin Osmanlı topraklarında kalması hususunda bir karar alınır.
Yaşanan bu olayların ardından Osmanlı devleti tarafından daimi ikamet etmeleri için kafileye Mersin merkezi dolaylarında (kesin olmamakla birlikte Devlet Hastanesi, Yoğurt Pazarı, Mezitli) birkaç yer teklif edilmişse de o zamanlarda bu bölgenin bataklık olması ve buna bağlı olarak sıtma, tifo gibi salgın hastalıkların yayılması, ölüm vakalarının artması sebebiyle birkaç aylık konaklamanın ardından kendilerine uygun, geldikleri bölgenin iklimine benzer yerler aramaya başlarlar ve Mersin’in kuzeyine, Toros Dağları’na doğru hareket ederler.
 
Bu göçün ardından bugünkü “Höyük alanı” ve “Öşün” denilen bölgeler gösterilmişse de kış aylarındaki olumsuz hava koşulları sebebiyle tercih etmeyerek buraya yakın, daha yumuşak hava şartlarına sahip, “Tuoğune“ diye tabir edilen bölgeye yerleşirler. Ağaçlardan barakalar inşa ederek birkaç yıl boyunca bu bölgede ikamet ederler. Bir süre sonra yine hava şartları gözetilerek ormanlık bölge olan şimdiki köy alanına doğru taşınırlar ve daimi yerleşim yeri olarak benimserler (1886 - Hicri 1333).
 
Bu süreçte, o zamanki Osmanlı Padişahı Abdülhamit’in Çerkes olan annesinin yardımıyla bu bölgeler artık Çerkeslere tahsis edilmiş olur ve kurulan köye Sultan Abdülhamit’in annesinin adı olan SADİYE adı verilir. Köyün adının Çerkesçe “Sı Adige”den Türkçeleştirilerek konulduğu da söylenmektedir ki doğruya çok yakın bir yaklaşımdır.
Geçimlerini sağlamaları için o zamanki yönetim tarafından her aileye birer büyükbaş hayvan verilerek hem hayvancılık hem de bu hayvanlarla çift sürerek tarım yapılması konusunda yardımcı olunmuştur. Fakat Sadiye’nin kış aylarındaki tarıma elverişsiz hava koşulları köylüleri yeni arayışlara iter ve kışları çalışmak üzere şehir merkezine gitmelerine neden olur.
 
Bu gelişler sırasında şehre yakın yerlerde konaklarlar; bunların başında halen büyük bir çoğunluğu Sadiyelilerden oluşan Yakaköy vardır. Ayrıca Yakaköy’ün dışında Arpaçsakarlar bölgesine de yerleşmiş; böylece kış aylarında başta tarım olmak üzere çeşitli yerlerde çalışarak hayatlarını idame ettirmişlerdir.
 
Cumhuriyet’in ilanının ardından yapılan iskân tapuları dağıtımında köyde 84 haneye iskân tapusu verilir. Yine Cumhuriyet’in ilanının ardından yapılan reformlar çerçevesinde köyün resmi adı o zamanki geçim kaynakları olan at yetiştiriciliğine istinaden ATLILAR olarak değiştirilse de halen civar köylerdeki halk arasında SADİYE adı kullanılmaktadır, fakat köyün yerlileri yani Çerkesler buraya “Tuoğune” derler (Tuoğune = Yazlık ev).
 

Köyde yaşam

Köyün şu anki nüfusu yaklaşık 750 olup büyük bir bölümü Mersin merkezde yaşamakta ve çalışmaktadır, köy yaz aylarında 150 haneye kadar çıkarken kışın 30 haneye kadar gerilemektedir. Köyümüzdeki kültürel yapıyı korumak, canlı tutabilmek ve Çerkes kültürünü sonraki nesillerimize aktarabilmek amacıyla köyümüzün adını taşıyan bir derneğimiz bulunmaktadır.
 
Köyümüz son dönemde özellikle de son 15 yıl içerisinde kiraz yetiştiriciliği alanında bölgenin lideri konumuna gelmiş ve yıllık ortalama 4000 ton gibi bir seviyeye ulaşmış olup, bu rakam her yıl artarak daha da büyümeye devam etmektedir.
Köye her gün belediye otobüsleriyle ulaşım sağlanabilmektedir. Köy halkının büyük bir kısmı kış aylarında okul ve iş gibi nedenlerden dolayı Mersin merkezde yaşamaktadır, yaz aylarında ise hem rutin köy işleri hem de köye duyulan özlemle beraber köy nüfusunda bir hareketlilik gerçekleşir.
 
 Köyümüzde 18 yaşının üzerindeki hemen hemen herkes anadilini konuşup anlamakta fakat daha küçük yaştakiler özellikle köyde daimi olarak ikamet etmeyenler yavaş yavaş dilini kaybetmektedir. Bu sebeple kültürümüzü korumak adına hem köyümüz derneği hem de Mersin Kafkas Derneği ortak projelerle çeşitli kurslar düzenlemekte ve bu kurslar yoğun ilgi görmektedir.
 
Burada yazdığımız birkaç cümle yazı ile tabii ki de bir toplumu yakından değerlendirmek mümkün olamaz, bizleri daha yakından tanımak isteyenleri köyümüze bekliyoruz.
Fı geybleğıea psori... 
Vuzınçıu...
 

Köyde yaşayan sülaleler ve soyadları

 
Abıde (Yıldız)
Abrec (Özdemir - Diler - Özkan)
Ağhmet (Güzey - Şimşek)
Barkar - {Garakoez} (Avcı)
Bıdenogoe (Arslan - Kaplan)
Bırmamıt (Yıldırım)
Çeref (Kıyıcı)
Dığuz {Sonasğoe} (Erol)
Dumen (Duman - Kaplan)
Dzeğaste (Aktaş)
Ğuognokuoe (Özdoğan)
Ğubjogoe (Şahin)
Habıdız (Kaplan)
Hağurıgoe (Havur)
Janbot (Janbolat)
Kankul (Kankul)
Kızdeoğ (Bolat - Tunca)
Li (Hazar)
Mendu (Oğul - Özkan)
Neğoey (Kalegeri- Biricik)
Şerces (Engür)
Şıd (Kayhan - Terkul - Yılmaz - Kozan - Kansav)
Tevınıgoe (Arslan)
Tsıpıne (Kızıldoğan)