Image

Turabi Saltık
Kafkas Tarihinden Yapraklar
Turabisaltik@mynet.com
Tüm Yazıları

01 Kasım 2013, Cuma

Savaş, Edebiyat ve Sanatçılar

 

Dünya iki emperyalist savaş gördü. Birincisinde 10, ikincisinde 52 milyon insan öldü.

Hiroşima, Nagazaki ve atom... Halepçe ve Kimyasal Ali... Balkanlar, Ortadoğu, Kuzey Kafkasya... Irak halkına geçmişte B-52’ler bomba yağdırdı. Irak işgalinin başladığı 2003’ten, günümüze, ABD, İngiliz ve diğer emperyalistlerce geliştirilen savaşlarda öldürülenlerin rakamlarına göz atınca ürperiyor insan. ABD ve diğer emperyalistlerin dünyanın pek çok yerinde ve Laos, Kamboçya, Vietnam, Şili, Arjantin, Afrika, Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya savaşlarında öldürülenler, sakat kalanlar, kan donduruyor insanda... Uluslararası sermaye kuruluşlarına hizmet eden tüm savaşlar haksız savaşlardır. Savaş istemcileri hala dünyanın pek çok yerinde insan öldürmektedirler. Yapılan katliamlar ve vahşet geçmişte emperyalistlerin tipik ruh hali ile elektronik medya, at yarışları ve spor karşılaşmaları gibi savaşı izletti insanlara. Hala her gün medyada kan ve gözyaşı… İnsanların öldürülmesi, sakatlanması, yaralanması, kentlerin yaşanılmaz hale getirilmesi, başka halkların topraklarına, ülkelerine girilmesi, pervasızca işgal edilmesi, sürgünler ve mülteciler hangi ruh haliyle bütünleşiyor anlamak zor olmasa gerek...

Edebiyatçılar tarihin yaşadığı bu olayların karşısında oturdukları yerde seyirci mi kalacaklar? Daha antik çağda pek çok filozof savaşlara ve trajediye karşı çıkmış, düşünceleri ve ürettikleriyle savaşları yermişti. Tepkilerini savaşı yeren, kınayan yazılar yazarak gösteren edebiyatçılar, bugün de pek çok eser dile getirmektedirler. Savaşları eleştiren, kınayan, yeren yazı ve makaleler ile öykü ve romanlar üretmiş, resme, sinemaya, belgesellere yansıtmıştır. I. ve II. Dünya savaşlarına katılan onlarca yazar, edebiyatçı, şair, ressam, müzisyen savaşı kınayan eserler üretmişlerdi. Savaş; kan, barut, ölüm, sakatlanma, tecavüz demektir. Savaşlarda bununla kalınmıyor, halklara esir muamelesi yapılıyor. Toplama kampları kuruluyor. Zindan, işkence, hapis dayatılıyor. II. Dünya Savaşı sırasında yapılan tutuklamalar ve kamplarda kurşuna dizilenlerin sayısı bilinmiyor. Hitler’in kurduğu toplama kamplarında katledilenlerin sayısı milyonlarca kişiyi bulmadı mı? Son elli yıldır Vietnam, Laos, Kamboçya, Kore, Şili, Arjantin, Kuzey Kafkasya, Balkanlar, Afrika, Ortadoğu ve daha her yerde savaş isteyenler, ondan medet umanlar, katliam yapıyor, tutsak aldıkları insanları sürgün ediyor ya da zindanlara atıyorlar. Dün Afganistan’da esir edilen insanları Guantanamo’ya götürdüler. Iraklı esirleri de oraya götürdüklerini açıkladılar. Kamplardaki yaşam tabii ki edebiyata yansıtılacaktır. Gelecek kuşaklar içinde edebiyatçılar yapılan zalimlikleri yazacaklar.

I. Dünya Savaşına pek çok edebiyatçı, sanatçı katılmıştı. Fransız Ravel ünlü bir besteciydi. Boyu kısa olduğu için kamyon şoförlüğüne verdiler onu. Mermi taşıdı cepheye. Ravel’in karşısında Avusturyalılar savaşıyorlardı. Savaşta Avusturyalı ünlü bir piyanist olan Paul Wettgentein de vardı. Çarpışmalarda yaralandı, kolu koptu. Bu durumdan haberdar olan Fransız Ravel, yıllar sonra ‘Sol El Konçertosu’ adlı bestesini yaptı, Avusturyalı piyaniste adadı.

Yine I. Dünya Savaşına katılan ünlü edebiyatçılardan biri de Ernest Hemingway’dir. Hemingway savaşa ambulans şoförü olarak katıldı. O da yaralandı. Milano’da bir hastanede tedavi gördü. Orada bir hemşireye âşık oldu, reddedildi. Savaşın ne demek olduğunu, savaşta yaşananları romanlarına aktardı sonra.

II. Dünya savaşına da pek çok edebiyatçı, sanatçı katılmıştı. II. Dünya savaşında Almanlar Kuzey Kafkasya’ya dayanmıştı. Hitler faşizmine karşı radyolarda yaptıkları programlarla, basında yazdıkları makalelerle; savaşı yeren, faşizmi kınayan, lanetleyen pek çok edebiyatçı, yazar, şair bununla yetinmedi. Cepheye gitti, savaşta öldü.

Şocentsuk Aliy adlı Adığe şairi de II. Dünya Savaşına katıldı, esir düştü. Hitler tarafından bir toplama kampına götürüldü orda kurşuna dizildi. Bugün şairin şiirleri çeşitli dünya dillerine çevrilmiştir.

Vietnam savaşını görmüş onlarca kişinin yaptığı resimler ise; kesik başlardan, kesik kollardan, uçak ve top figürlerinden oluşmakta.

Yıkımı, sanat ve edebiyat yaşamın her alanına taşıyor…

Savaş; yıkım, açlık, hastalık, sakatlık, işsizlik, tecavüz, sürgün, ölüm... Bu felaketlerin sanat ve edebiyatçılar tarafından eserlere yansıtılmaması mümkün mü?

Edebiyat ve sanat, her zaman halklara, insanlığa karşı sorumluluk duyar. Coğrafyanın, toprağın, kültürlerin yaşadığı sorunlara kayıtsız kalmaz. Edebiyatçı ve sanatçı savaşın ve kanlı çatışmaların insanı tükettiğini bilir, karşısında acı duyar. Ayrıca sanat ve edebiyat sınır tanımaz. İnsana ve insanlığa yönelik; çalışan, üreten sanat ve edebiyatın gücü, savaşı durdurabilir. İnsanlara etkin çözüm yöntemi sunar. İnsana, insanın özüne, ütopyasına yönelik çözüm üretir. Edebiyat ve sanatta barışçıl bir yön vardır. Edebiyatçı barışı sever. Yüreği sıcaktır onun. Yüreğindeki duyguyu yansıtır sanata. Bilir ki her türlü toplumsal kötülük ve savaş edebiyatla, sanatla yok olur. Edebiyatçı, özgür, demokratik bir dünyanın, barış içinde birlikte yaşamanın sanatla mümkün olacağını bilir.

Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.