01 Haziran 2017, Perşembe

Muhacir Lazlar

 

Laz Enstitüsü tarafından hazırlanan “Benim Adım Laz” adlı kısa belgesele gelen yorumlardan biri şöyleydi: “…Marmara’ya göç ettiğimizi ilk kez duydum. Savaş dolayısıyla göç edilmişse ve Marmara’ya yerleştirilmişsek buraların (il, ilçe) neresi olduğu belirtilmeliydi. Havada kaldı sanki.”

İnsan herkesi kendi gibi bilir ya, ben de 93 Harbi’nden* dolayı Marmara Bölgesi’ne (ve Karadeniz bölgesinin geneline) yerleştirilen veya bu bölgeye yerleşmesine izin verilen Lazların ne zaman ve nerelerden geldikleri hakkında herkesin az ya da çok bilgi sahibi olduğunu düşünürdüm.

Aslında bu göçün boyutları hakkında bildiklerimiz yaşananların az bir kısmı. Zira, 93 Harbi göçünü sadece Lazlara bakarak anlayamayız. Lazlarla birlikte Gürcüler ve Hemşinlilerin de göç ettiği düşünüldüğünde bunun o bölgede yaşayan Müslüman halkı hedef alan kapsamlı bir sürgün hareketi olduğu anlaşılacaktır.

Çocukluğumda, İstanbul’a seyahat eden büyüklerimiz Sakarya ve Düzce taraflarında rastladıkları Lazlardan bahsederlerdi. Bir akrabam, takılmak için Beykoz’da Lazca soru sorduğu pazarcı bir kadından Lazca cevap alınca nasıl utandığını anlatır.

Derken Kasım 1993 yılında Ogni dergisini yayınladık. Orada bu konu daha çok gündeme gelmeye başladı. Bu süreçte tanıştığımız bir arkadaşımız bizi Akçakoca’daki evinde misafir etti. Annesi, babası muntazam Lazca biliyor ve konuşuyorlardı. Bizimkine göre farklı bir Lazcaydı elbette ama asıl ilgi çekici olan Lazcadaki bu farklılıktı. Mesela, Akçakoca’daki Türklere “t’ot’i-mboli” diyorlardı. Bu “bol paça” anlamına gelen bir sözcüktü ve Türklerin şalvar giyiyor olmalarında dolayı bu adı vermişlerdi.

1995’de Sapanca – Hacımercan köyüne gittik. Üstelik, köyün Lazcadaki adı Msicina (sarmaşık) idi ve o tarihlerde köyde ağırlıklı olarak Lazca konuşuluyordu. Bizi köyün kahvesinde ağırladılar, uzunca Lazca ve Lazlar hakkında sohbet ettik. Sonrasında, aralarında Kazım Koyuncu’nun da bulunduğu bir grup genç Sapanca’nın Skuruça (Fevziye) köyüne pikniğe gittik. Orada yaşadıklarımız, duyduklarımız bizim için faklı ve öğreticiydi.

1996’da İzmit’te SİMA Vakfı’nın kurulması ile 93 Harbi muhaciri Lazlarla daha çok karşılaşır olduk. Artık Laz denilince sadece Doğu Karadeniz’dekilerle birlikte Marmara bölgesi Lazlarından da bahsediyorduk.

93 Harbi muhaciri Lazlar nerelerden göç etmişler?

Tabi ki Rusların işgal ettiği, Hopa-Borçka hattının doğu kısmından göçler olmuş. Ayrıca, Batum’un Türkiye sınırına yakın bölgelerinden boşalan Laz köyleri de var. Örneğin, Simoneti. Bugüne kadar Simonetili bir Laz’la karşılaşmadım. Özellikle Batum tarafındaki köylerden göç eden Laz köylerini bilmeye ve tanımaya ihtiyacımız var.

Bu arada, 93 Harbi Muhacirlerinin tamamı Hopa şivesi ya da Hopa şivesinin farklı versiyonlarını konuştuklarını belirtmek gerekir. Bu insanların şivelerinden nereden göç ettiklerini tahmin etmek zor değil.

Şu ana kadar, İstanbul’da 93 Harbi muhaciri iki Laz köyünün var olduğunu öğrendik; Ümraniye’ye bağlı Reşadiye ve Alemdağ köyleri. Peki, başka nerelerde Laz köyleri var?

Ailesinin 93 Harbi Muhaciri olduğunu söyleyen Tuncelili birini tanımıştım. Bu hiç tahmin edemeyeceğim bir şeydi. Ancak bunu doğrulamak mümkün olmadı.

Gürcü muhacirlerin yoğun olarak yaşadığı Ordu’nun Ünye ve Fatsa ilçelerinde acaba Laz köyü yok mudur diye düşünürken Lazlarla meskûn birkaç köyün var olduğu bilgisine ulaştık. Ama iletişim kurma çabalarımızı hoş karşılamadılar. Zararlı bir girişim olabileceğinden endişelenmiş olmalılar.

Çok yüksek ihtimal Karadeniz bölgesinin orta ve batı illerinde de muhacir Laz köyleri var. Belli başlı yerlerde muhacir Laz köylerinin olduğunu biliyor olsak da henüz iletişim kurabilmiş ya da buralara gidip bir envanter çıkarabilmiş değiliz. Dahası, hiç haberdar olmadığımız çok sayıda muhacir Laz köyleri de var. Sosyal medya üzerinden iletişim kuran bir genç Tokat’taki Lazlardan bahsetti.Tokatlı genç, ailesinin de Laz olduğunu, Tokat’ta pek çok köyde karışık halde Lazların yaşadığını ama Lazca bilen kimseyi tanımadığını söyledi.

Mart 2017’de ziyaret ettiğimiz İstanbul’daki muhacir Laz köyü Reşadiye’de kırk yaş üzeri insanlar Lazca konuşabiliyor ya da anlıyorlardı. Ne var ki, dış evliliklerden dolayı pek çoğunun evinde Lazca konuşulmadığını ve çocuklarına dili aktaramadıklarını anlattılar. Konuştukları Lazcadan Borçka’nın Çxala köyünden göç etmiş oldukları kolayca anlaşılabiliyordu.

Sapanca örneğinden yola çıkarak 93 Harbi muhaciri Lazlar için şunu söylemek mümkün; anayurtta yaşayanlara göre çok daha hızlı asimile oluyorlar. Dış evlilikler çok daha yüksek. Dili akıcı kullanabilme düzeyi pek çok yerde altmış yaşın üstünde. Elbette, çocukların Lazca konuşabildiği Düzce-Boğaziçi beldesi (özellikle Kabalak köyü) örneği de var. Bunun, dışa kapalı muhafazakâr toplum yapısından dolayı mümkün olabildiğini düşünüyorum.

Her halükarda, toplam Laz nüfusunun en az % 30’unu oluşturan muhacir Lazlarla iletişim kurmaya, tanımaya ve sahip oldukları Laz dili ve kültürü ile ilgili ne varsa kayıt altına almaya ihtiyacımız var. Bunun için de, maddi imkânların yanı sıra ilgili ve eğitimli gençler lazım.

 

* 93 Harbi, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı padişahı II. Abdülhamit ve Rus çarı II. Alexander zamanında yapılmıştır. Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir. Bu savaşın sonucunda Osmanlı devleti mağlup olmuş, Batum Rusların eline geçmiş ve bu bölgede yaşayan halk Osmanlı topraklarına göç etmek zorunda kalmıştır. Bu konuda ayrıntılı çalışmalara ulaşılabilir.

Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.