Image

Turabi Saltık
Kafkas Tarihinden Yapraklar
Turabisaltik@mynet.com
Tüm Yazıları

12 Nisan 2017, Çarşamba

Mitolojide Çiçek

Mitolojide tanrıların devlerle savaşlarında pek çok tanrı-tanrıça; bazen karınca, tilki, ayı, ceylan, at, turna, bülbül, kırlangıç gibi hayvanlara, bazen nar, defne, selvi, ardıç, meşe ağacına, bazen de çiçeğe dönüştürülmüşler. Farklı kültürlerde pek çok çiçeğin bir öyküsü var. Yunan, Kafkas, Hint ve Mısır örneklerine baktığımızda mitoloji ve çiçek özellikleri şunlardır:
Yunan mitolojisinde tüm zamanların en yakışıklı olanı Narkissos (Nergis) adlı bir kahramandır. O sadece kendisini sevmiş, kendisine âşık olmuştu. Narkissos (Nergis) içeriye dönük, dışarıya kapalı psikolojik bir durumun simgesi olarak kabul edilmektedir. İletimsiz, kendini seven, kendine hayran olan bu durum, Narsizm olarak adlandırılmıştır. Narsist aşkta, sevginin öznesi de, nesnesi de kendisidir. Yani o egodur. Ego “ben”dir, “ben” yalandır. İkisi de kimliksizdir. Bir gün Nergis, göl kenarında suya yansıyan şekliyle kendini görünce, kendi “ben”liğine âşık olmuş, kendisini seyrederken, kendisinden geçmiş, bayılarak suya düşmüş. Bu bayılma süreç içerisinde insanlık tarafından tıpta Narkissos’tan, Narkoz’a dönüşerek bu adı almış. Yunan mitolojisine göre “Narsis” ve “Nergis” adıyla bilinen Narkissos, Irmak tanrı Kephesus ile Nymphe (Peri) Leiriope’nin oğludur. Narkissos bazı söylencelere göre gelecekten haber veren, bir bilici, bir kâhin olan Tiresias, Narkissos’un annesini görmezse çok uzun ömürlü olacağını haber verir. Bazı söylencelerde ise Aminais adında bir delikanlı ile bir Peri (Nymphe) ile Ekho (Yankı) Narkissos’a âşık olurlar. Ancak bu aşkları karşılık bulmaz. Bu duruma; Öfke Tanrıçası Nemesis öfkelenir. “Başkalarını sevmeyen kendini sevsin” der. Bunun üzerine Narkissos, bir gün su kıyısında durunca suda yansıyan kendini görür, kendine âşık olur. Sudaki yansımasına ulaşmak ister. Suya girer, intihar eder, yaşamına son verir. Boğulduğu yerde su kıyısında bir çiçek (Nergis) açar.
Yunan mitolojisinde Afrodit’in çiçeğe dönüşü öyküsü ise kıskançlık yüzünden; diğer tanrılar, yakışıklı Adonis’in üzerine bir yaban domuzu salarlar. Sevgilisinin yardımına koşan Afrodit’in ayağına beyaz güllerin dikenleri batar. Yaradan akan bir damla kan tanrıçanın beyaz güllerini kırmızıya boyar.
Başka bir Yunan mitolojisinde Güneş tanrısı Apollon bir gün bir ırmak kenarında Klytie adında narin yapılı, güzel bir kızla karşılaşır. Onu kendine âşık eder. Kız Apollon’a deli gibi bağlanır. Gün geçer, Apollon kızdan soğur. Onu terk eder. Klytie çılgına döner. Ağlar, sızlar, yalvarır, sevgisine karşılık bulmaz. Sonunda canına kıyar. Güneş Tanrısı Apollon, sevgisi için canına kıyan, mezara giren kızı, topraktan renkli çiçekleriyle fışkıran günçiçeğine dönüştürür. Bugün Günçiçeği, yönünü güneşi dönerek hala sevgisini Apollon’a göstermektedir.
Değişik bir Yunan söylencesinde isesimgeselleştirilmiş haliyle denizin kişileştirilmişi olan Okeanos ile denizin verimliğinin sembolü olan Deniz Tanrıçası Tetys’in kızı olan Klytia, bir Nymphe (Peri)’dir. Kendisini baştan çıkartan Tanrı Apollon, Klytia’yı terk edip Deniz Tanrıçasına dönüştürülen Leukothoe (İno) ile aşk yaşar. Klytiarakibesi olan Deniz Tanrıçası Leukothoe (İno) ile birlikte anlaşır, Tanrı Apollon’dan intikam almaya çalışınca, ApollonKlytia’yısiğilotu çiçeğine dönüştürür.
Nart mitolojisinde Seteney bir gün evinin bahçesinde oturmuş elinde gergef, sırma işlerken; uzakta, dağ yamacında Nart Sosrukua’nın devlerle kavgaya tutuştuğunu, devlerin onu öldürmek için dizlerinden yaralamaya çalıştıklarını, bunun içinde dağdan Nart Sosrukua’nın üzerine demir tekerler yuvarladığını görür. Sosrukua’nın ölümle karşı karşıya olduğunu anlayınca; gergefindeki sırma işlemesini bir tarafa atar, onu kurtarmak için yardıma koşar. Bahçe çitinden atlar. Atlarken ayağına bahçedeki beyaz güllerin dikenleri batar. Topukları kanar. Akan kanlar bahçede bulunan beyaz güllere bulaşır. Bir anda bütün beyaz güller kırmızıya dönüşür.
Hint mitolojisinde Tanrı Şivaise, tanrıça Parvati’ye âşık olmasını sağlayan Kama, bir Aşk Tanrısı’dır. Brahmanlara göre yaratanın belleğinde teklikten sıyrılma arzusunu uyandırır. Papağana biner elinde şeker kamışından bir mızrakla sevgilisine gider. Sevgilisi iyi tanrıça Parvati Papağanın üzerindeki tanrı Şiva’nın elindeki demir uçlu mızraktan korkar. O anda mızrağın ucundaki demir aniden lotus çiçeğine döner gonca açar.
Yine Hint mitolojisinde “Mavi Lotus” anlamına gelen Utpala, mavi renkli bir nilüfer çiçeğine dönüştürülmüştür. Bu çiçeğin bir ucu gökte Ay’a bağlıdır. Gündüzleri Padma denilen pembe, geceleri mavi çiçekler açar. Hint Tanrısı Şiva, Tanrı Ganeşa ile Tanrıça Durga’ya ait bir sembol olan Utpala, bazen kuru, bazen çiğ çiçekleriyle gökyüzünde Ay’a asılıdır.
Mısır mitolojisinde ise Nefertum, başının üstünde lotus çiçeği yükselen Mısırlı bir tanrı olarak görülmüştür. Mavi lotus olarak, çiçeğin çeneğinden çıkan bir çocuk, oğul biçiminde tasvir edilmiştir. Güneşle bir tutulan Nefertum lotus çiçeğinden doğan bir çocuk (oğul) halinde tasvir edilmiş bir Mısır tanrısıdır. Nefertum, Mısır inançlarında tanrı Ptha (Pita- Piton) ile Sekhemet tarafından evlat (oğul) edinmiştir. Güneş tanrısı Ra’nın burun deliklerine güzel kokular veren bir çiçeğe dönüşmüştür.

Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.