01 Ağustos 2018, Çarşamba

Lut kavmi

Her fırsatta “vatan millet” derken…
Her fırsatta darbe yapanlar, çatır çatır adam öldürenler;
Darbe yapıp adam asanlar; asanları alkışlayanlar;
Ellerine fırsat geçse her an darbe yapabilecek olanlar;
Toplumu kafasına vura vura adam edebileceğine inananlar;
Darbeleri fırsata çevirip millete yapmadıklarını bırakmayanlar;
 
Adaleti değil, kendi partilerini, ulu önder, reis ve de bilumum cemaatlerini her şeyin üstünde tutanlar;
Öldürmeyi marifet sananlar;
Ellerinde silahlarla mangalda kül bırakmayan politik magandalar;
Silahla “erkek” olduğunu zannedenler;
Beğenmedikleri insanı yakaladıkları zaman linç eden insanlar, ancak kalabalıkla “kahraman” olabilenler;
İnsanları yakan, yanmalarını seyreden “vatandaşlar” ve devlet erbabı;
Zulme, ahlaksızlığa gözünü kapatan günahtan korkmayan “dindarlar”;
Tek tip düşünceye tapan, farklı olana tahammül edemeyen, kendileri gibi olmayanların yok olmasını isteyen “çağdaşlar”;
Dün çağdaşlıkla, bugün dindarlıkla yarın başka bir şeyle iktidara, güçlü olana yamananlar;
Doğayı mahvedenler, zehirli atıkları akarsulara, verimli topraklara boşaltanlar;
Doğayı kendilerine tepe tepe kullanmaları için verilmiş, sonsuz bir mal gibi görenler;
Doğayı korumaya çalışanları aşağılayanlar;
 
Habire kopya çekmeyi düşünen öğrenciler, kopya çekerek mezun oldukları için işlerini asla iyi yapmayan meslek sahipleri; adaletsiz hâkimler; çürük bina yapan, yaptıkları yollar çöken mühendisler; kendilerini bir şey zanneden, afra tafradan başka bir şey bilmeyen, üçkâğıtçılıklarını hamasetle kapatan politikacılar;
 
Üniversitelerin içini boşaltanlar, kendilerini akademik değil, sahibinin sesi borazanlar olarak görenler; liyakati falan değil, rütbeyi, parayı düşünenler;
 
İntihalle hasbel kader akademisyen olanlar, akademisyenlikten çok rektör olup, protokole girmeye ve güç elde etmeye, şehrin ve devletin ileri gelenleri arasına girmek için yanıp tutuşanlar;
 
Yalancı, korkak ve çıkarlarını kaybetmekten korktukları için her türlü ahlâksızlığı yapan medya ve medyatörler;
Ucuz kömür çıkarmak için yüzlerce işçiyi feda eden siyasetçi ve iş adamı ittifakları;
 
İşçilerini öldüren, yakan fabrikalar, tersaneler ve onların patronları;
 
İşçilerini üç kuruşa mahkûm ederken, kendileri kral kıvamında yaşayan “girişimciler”;
 
Milletin anasını belleyeceklerine dair söz verip, bunu gerçekleştirenler;
 
Sabah akşam yalan söyleyenler;
Sülün Osman’ı bin kere sollayan, adım başı, her saniye, telefonla, mesajla adam dolandıran adamlar; buna inanan, korkak ya da kolay yoldan köşe dönmeyi arzulayan insancıklar;
Rüşvetten bayılmış belediyeler, partililer, adliyeciler, hukukçular;
“Çalıyorlar ama çalışıyorlar”dan “besmeleyle çalanlar”a dönüşenler, bunları alkışlayanlar;
Her türlü ahlâksızlığı yapıp, mahkemeye “iyi hal” görüntüsü vermek üzere seccadeyle gelenler, hâkimden namaz için mola isteyenler;
 
Köpekleri ezen çöpçüler, o çöpçülere “ez” emrini veren otorite sahipleri;
Köpekleri ezen çöpçüleri protesto edenleri protesto eden halkımız insanları;
Eşeğin kafasına çuval geçirip, döve döve boynunu kıranlar ve bu haltı yerken kahkahadan dört köşe olan yaratıklar;
Köpeği arabasının arkasına boynundan bağlayıp sürükleyenler;
Kediye kum torbası ve futbol topu muamelesi yapan psikopatlar; 
“Yunanistan cayır cayır yanıyor. Ateşleri bol olsun” diye kelimeler dizen, cehennemin temsilcisi kategorinin insanları;
Karısını çalıştırıp, parasına el koyup, bir de üstüne döverek öldürenler;
Verdikleri her vaazda bütün meselelere apış arası meselesi olarak bakanlar;
Yıllarca TV’lerde “inşallah”, “maşallah” nidaları eşliğinde pornografik din bezirgânlığı yapanlar ve bu konuda sesi soluğu çıkmayan otoriteler, ağızlarının suyu akarak izleyen seyirciler;
Kadınlara tecavüz edilecek yaratıklar gözüyle bakan yaratıklar;
12 yaşında küçük kıza tecavüz eden şehrin bütün ileri gelenleri;
5 yaşındaki kızları kaçırıp, tecavüz edip, öldürenler;
 
7 yaşından 15 yaşına kadar kızına tecavüz edip “iyi halden” üç-beş sene ceza alan adamlar ve ona bu cezayı veren adamlar;
Bu tecavüzleri halının altına süpürmeye çalışan kurumlar ve o kurumların insanları ve de o kurumları koruyan otoriteler;
Komşusunda yıllardır süren tecavüz karşısında “aile meselesi, karışılmaz” diyerek susan komşular; 
Tecavüz edip, her türlü ahlaksızlığı yapıp, mahkemeye takım elbiseyle çıkıp, kazayla indirimsiz ceza yiyince, “o kadar takım elbise giydik, neden indirim verilmediler!” diye isyan eden katmerli ahlâksızlar;
 
Ve daha niceleri… 
Şöyle olursa böyle olacakmış… Allah’ın gazabı üzerimize olacakmış…
Daha ne olsun ki? 
Olan olmuş işte; bundan âlâ gazap mı olur? Vatan ve millet olarak çürümüşlüğün ve aynı zamanda gazabın tam ortasında yaşıyor kavmimiz…

Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.