01 Temmuz 2019, Pazartesi

Demokrasi hâlâ kazanabilir

 

     23 Haziran’a sadece üç gün kaldı. Umudunu Ekrem İmamoğlu’nun yapacağı bir hataya bağlayanlar zor günler yaşıyor.

    Birkaç kanal ve birkaç gazete dışında bütün medyayı elinde tutanlar seslerini duyuramamaktan şikâyetçi.

     Öyle ki Binali Yıldırım bir süre önce İsmail Küçükkaya’nın sabah programına katıldığında kendini ifade edebilecek mecra bulamadığı için “çaldılar” diyerek dikkatleri üzerine toplamak zorunda kaldığını söyledi.

    Sonunda halkın izlediği bir kanala mecbur kaldılar. Çünkü artık yandaş medyanın yayınları izlenmiyor.

    Hal böyle olunca, 19 yıldır açık oturumlara ikna edilemeyen iktidar gönüllü bir şekilde İmamoğlu, Yıldırım karşılaşmasını kabul etti.

     Hem seslerini duyurmak hem de İmamoğlu’nun ağzından çıkabilecek hatalı bir cümle üzerinden yürüyüp hızını kesmek istediler. Ancak bunu başaramadıkları gibi baş aşağı yuvarlanışlarını yavaşlatacak bir sonuç da elde edemediler. Eee, ne yapsınlar kravatı mavi yunan bayrağı da mavi gibi ipe sapa gelmez şeyler söyledilerse de, bu da onları kurtaramadı.

    Baktılar İmamoğlu üzerinden bir şey yapamadılar, moderatör üzerinden yürümeye kalktılar. İBB den milyonlarca liralık ihale aldığı birkaç saat önce ortaya çıkan The Marmara Oteli’nin kamera kayıtlarıyla sanki gizli bir toplantı yapılmış havası vermek çaresizliğine düştüler.

    Geçtiği her yerde miting tertiplemiş gibi karşılanan İmamoğlu peygamber sabrı ve kıvrak zekâsıyla TRT de sorulan tuzak soruları da püskürttü. Fethullah Gülen’le fotoğrafları olan bir muhabirin terör örgütlerine ilişkin soru sorması da İmamoğlu’nun sözleriyle bir bumerang gibi dönüp kendisini vurdu.

    Bakın Sabah köşe yazarı Okan Müderrisoğlu bugün ne yazmış:

    “… Örneğin, HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, son açıklaması ile CHP adayına destek isterken henüz İmralı’nın ne dediği bilinmiyor.

     Ada’dan dönen avukatların, vakit geçirmeksizin güncel değerlendirmeleri paylaşması gerekiyor. Ki duyumlarımız, seçimde en azından ‘nötr kalınması’ çağrısına denk düşüyor.”

    Görüldüğü gibi Meclisin üçüncü büyük partisiyle açık bir ittifak yokken bile yan yana getirilmeye çalışılan Millet İttifakını, teröristlikle suçlayanlar şimdilerde terörist başı yerine İmralı, ada gibi sözcükler kullanmayı tercih ediyor.

    Evet, lafı çokça eğip büküyor ama açıktır ki Öcalan’dan yardım bekleniyor.

    İnsan halktan kopmaya görsün, “karnını doyuruyorsunuz, yine de oy vermiyorlar” diyiverir.

    Onlar “bıçak kemiğe dayandı” sözünün anlamını unuttular ama halkın algısı hiç olmadığı kadar açık, çünkü insanların tenceresi boş.

    Çünkü açlık sınırının altında yaşayan, işsizlikle cebelleşen milyonlar var.

    Ve onlara her şeyin çok güzel olacağını müjdeleyen biri, umutları yeşertmeyi başardı. İnsanlar 18 günde bile halk için bir şeyler yapılabileceğini gördü. Ve anlaşıldı ki demokrasi hâlâ kazanabilir.

    20 Haziran 2019

 

Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.