Image

Dr. Hajbeviko Fatma Yılmaz
WUZİNŞEW
dr.fatmaylmz@gmail.com
Tüm Yazıları

01 Ocak 2020, Çarşamba

Biyopsi

       Biyopsi

       Yeniden merhaba,

       “Dünyanın en güzel cümlesi ‘Seni seviyorum’ değil, ‘Tümörünüz iyi huylu çıktı’dır” demiş Woody Allen. Biyopsi sonucu temiz gelen hasta ve yakınlarının yüz ifadesine bakılırsa haklı olabilir. Bu ay, çoğumuzun ürkerek kaçtığı, tanı için çoğunlukla gerekli, tedavinin şekli ve spesifikliğinde son derece etkili “biyopsi”den bahsetmek istiyorum.

       Biyopsi, tanı amacıyla bir doku ya da tümörden küçük bir parça alınmasıdır. Bazı hastalıkların (siroz gibi) kesin tanısının konması, tümörün iyi ya da kötü huylu olduğunun saptanması, tümör tipinin belirlenmesi için yapılmaktadır.

       Biyopsinin etkin olması, yani alınan parçanın yeterli olması, doğru sonuç vermesi için doğru yerden, uygun teknikle alınması gerekmektedir. Bunun için de biyopsi alınacak bölgenin iyi bilinmesi, normal dokudan ayrımının yapılması önemlidir.

       Biyopsi işlem prosedürü, lezyonun yerleşim yeri, şekli, büyüklüğüne göre belirlenir. Bu prosedür ikiye ayrılabilir:

       1. İnsizyonel biyopsi: Sorunlu bölgeden belli oranda örnek alınır. Yani lezyonun hepsi çıkarılmaz, tanı amacıyla hücre veya doku parçası alınır. Gelen tanıya göre lezyonun alınması gerekirse hastaya ikinci müdahale yapılarak kalan kısım çıkarılır veya kemoterapi, radyoterapi gibi yöntemler uygulanır.

       2. Eksizyonel biyopsi: Şüpheli lezyonun hepsi biyopside çıkarılır (Dermatologların uyguladığı “nevüs = ben” biyopsileri gibi). Ancak bazı durumlarda bu yöntemde de ikinci kez ameliyat gerekebilir.

       Biyopsi, ilgili bölümün doktorları veya radyologlar tarafından yapılabilir.

       Biyopsi işlemi

       1. Körleme biyopsi: Sıklıkla tümoral dokunun dışardan elle veya gözle fark edildiği durumlarda uygulanabilir, işlem sırasında herhangi bir görüntüleme kullanılmadan yapılabilir.

       2. Görüntüleme eşliğinde biyopsi: Genellikle

       Girişimsel Radyoloji birimlerinde USG, BT, MR gibi bir görüntüleme eşliğinde, parça alınacak bölgenin ve iğnenin vücut içindeki hareketi işlem esnasında görülerek yapılabilir. Günümüzde çoğu tümörde en güvenilir ve etkin biyopsi yöntemi budur.

       Görüntüleme eşliğinde biyopside, parça alınacak hedef (patolojik) doku net değerlendirilir, örneklemenin yapılacağı teknik (ince iğne/tru-cut) belirlenebilir ve işlem etkinliği artar. Biyopsi esnasında iğnenin vücut içindeki hareketi izlenebildiğinden dokulara hasar vermesi önlenir. Örneğin damar yaralanması ve buna bağlı kanama riski cerrahiye ve körleme biyopsilere oranla çok düşüktür.

       Görüntüleme eşliğinde biyopsinin körleme biyopsiye göre başlıca avantajları

       * Görüntüleme eşliğinde yapıldığından hedefe yönelik ve etkin olması,

       * Komplikasyon oranlarının düşük olması,

       * İşlem süresinin kısalığı,

       * Hastanede kalma, iyileşme ve normal hayata dönme süresini kısaltması,

       * Ciltte ameliyat izi kalmadan, küçük bir kesiden vücuda girilerek işlemin yapılabilmesidir.

       Biyopsiler işlemde kullanılan iğneye göre ikiye ayrılır:

  1. İnce iğne biyopsileri ya da ince iğne aspirasyon biyopsileri (İİAB):

       Bu iğneler, enjektör iğneleri kadar ince uçludur. İnce olduklarından doku örneklemesi yapılmaz, sadece hücre alınabilir. Biyopsi yapılan dokudaki hastalığın iyi ya da kötü huylu olduğunu belirleyebilir. Troid-akciğer biyopsileri, vücuttaki kistik lezyonların tanısında faydalıdır. Bu iğnelerle biyopside kanama riski çok azdır.

  1. Kalın iğne ya da tru-cut biyopsiler (doku biyopsileri):

       Tru-cut iğneler, vücuttaki pek çok organ (karaciğer, böbrek, pankreas, meme, kemik) ya da tümoral dokunun örneklenmesinde kullanılır. Bu iğneler genellikle 1-2 mm kalınlığındadır. Tru-cut biyopsilerde doku parçası alındığından tanı değerleri oldukça yüksektir. Tümörün iyi veya kötü huylu olmasını ayırt ettiği gibi tümör tipininin belirlenmesini, dolayısıyla tümöre spesifik tedavi uygulanmasını sağlar ve tedavi şansını artırır. Kanama riski İİAB’ye göre daha fazladır, ancak cerrahiden daha düşüktür. Tru-cut biyopsilerde kanama riski, örneklenen dokuya göre % 1-2 arasında oldukça düşüktür. Yine de olası risk açısından hasta, işlem sonrası 3-4 saat gözlemde tutulur.

Bazı organ biyopsi çeşitlerini örnekleyecek olursak...

Bağırsak biyopsisi: Tanı ve tedavi amaçlı endoskopi anında forfeps adı verilen aletlerle alınan biyopsidir.

Karaciğer-böbrek biyopsisi: Genellikle ciltten geçerek ultrasonografi eşliğinde iğneyle parça alınır. Karaciğer-böbrek hastalıkları, tümörleri, bazı tümörlerin karaciğere yayılımı için kullanılır.

Deri biyopsisi: Ciltte bulunan kitle ve tümör gibi lezyonlara, nevüslere tanı amacıyla uygulanan biyopsidir. Lezyonun tamamı ya da bir kısmı alınır.

Kemik iliği-kemik biyopsisi: Körleme veya tomografi eşliğinde lösemi veya diğer tümörlerin tanısında uygulanır.

 Meme biyopsisi: Lokal anestezi altında ince iğne ya da kalın iğne biyopsisi uygulanır. İyi/kötü huylu lezyon ayrımında veya tümörün tipini belirlemek için uygulanır.

Tiroid biyopsisi: Enjektör ucuyla hücre alınarak nodüllerin iyi/kötü huylu ayrımında kullanılır.

Biyopsi işlemi nasıl yapılır?

Burada size kabaca görüntüleme eşliğinde biz radyologların uyguladığı biyopsiden bahsetmeye çalışacağım. Tabii ki biyopsi alınan bölge, hastalık tipi ve tümör yerine göre her biyopsi farklıdır.

Görüntüleme eşliğinde iğne biyopsileri yapılırken ultrason ya da tomografiyle iğnenin vücudunuz içindeki her hareketi izlenir, biyopsi yapılacak bölge titizlikle değerlendirilir, en uygun alandan parça alınır.

 * Biyopsi işlemi öncesi son kez parça alınacak bölgeye yönelik radyolojik görüntüleme yapılır, en uygun giriş noktası belirlenerek işaretlenir. Bu nokta batikonla silinip (sterilizasyon), steril örtüyle örtülür.

* İğne giriş noktası iğneyle uyuşturularak (lokal anestezi) biyopsi iğnesinin geçtiği yerlerin ağrısız olması sağlanır. Bazı biyopsilerde uygulamadan dolayı korku, endişe, heyecan duyan hastalara damardan sakinleştirici (sedasyon) ve ağrı kesici (analjezik) ilaç verilebilir. Genellikle işlemde anestezi gerekmez, ama hasta isterse uyutulabilir (bu konuda anestezi doktorunuz sizi bilgilendirmelidir).

* Tek kullanımlık (disposable), tam/yarı otomatik tru-cut biyopsi iğnesi ya da ince iğne hedef dokuya ilerletilir, örneklenecek bölgeden birkaç parça alınarak biyopsi işlemi tamamlanır, iğne giriş yeri temizlenip pansumanı yapılır. Bazı biyopsilerde patoloji uzmanı alınan parçanın yeterliliğini belirlemek üzere uygulama esnasında biyopsi yapan doktora eşlik edebilir.

* İşlemden sonra iğne giriş noktası ve parça alınan bölge ultrason ya da bilgisayarlı tomografiyle kanama açısından kontrol edilir.

* Biyopsi sonrası 1-4 saat gözlem altında tutulmanız gerekebilir (Bu süre içinde yeme-içme konusunda doktorunuzun tavsiyelerine uymalısınız).

* Aynı gün, çok nadiren ertesi gün evinize gidebilirsiniz.

* İğne giriş izi 2 mm kadardır ve birkaç gün içinde tamamen kaybolur. Biyopsiye hazırlık

        * İşlem saatinden 4 saat önce yeme-içmeyi kesmeniz gerekir (Yaşlı, çocuk ve belli hastalıklarda bu süre değişebilir,  doktorunuz sizi bu konuda uyarmalıdır). Bu süre içinde az miktarda su içebilirsiniz.

        * Sürekli kullandığınız ilaçları, özellikle kan sulandırıcıları (aspirin, plavix, coumadin, xarelto gibi haplar ya da clexane, innohep gibi iğneler) biyopsi alacak doktorunuza bildirmelisiniz. Bu ilaçlardan bazıları, özellikle kan sulandırıcı ilaçlar işlemden önce kesilmelidir. İlacınızı kesmeniz gereken süre doktorunuzca belirlenmelidir, lütfen doktorunuzun tavsiyesine uyun. Aksi takdirde durdurulamayan kanama ve bazı istenmeyen durumlar gerçekleşebilir. İçmeniz gereken diğer ilaçları doktorunuzun bilgisi dahilinde (hipertansiyon, şeker ilaçları gibi) yarım bardak suyla alabilirsiniz.

        * Biyopsi alınacak bölgeyle ilgili tüm radyolojik tetkikleri (ultrason, bilgisayarlı tomografi, MR filmleri), bilinen-tanı almış bir hastalığınız varsa bununla ilgili belgeleri yanınızda götürmeniz gerekir.

        * İşlem öncesi bazı kan değerlerinin (kanama parametreleri) bilinmesi gerekir. Bu nedenle işlemden birkaç gün önce doktorunuz sizden kan tahlili isteyebilir. Son 1 hafta içinde yapılmış kan tahliliniz varsa yenisini yaptırmanız gerekmeyebilir (bu konuda lütfen doktorunuza danışın).

       * İşleme aç gitmeniz gerekir. Genellikle 4 saat açlık yeterlidir. İşlem sabah yapılacaksa kahvaltı etmeden gitmeniz, öğleden sonraki işlemlerde sabah hafif bir kahvaltı yapmanız uygun olacaktır.

       Biyopsiden sonra dikkat edilecek hususlar

       * Biyopsi sonrası 3-4 saat kadar gözlem altında tutulabilirsiniz. İnce iğne biyopsilerinde (tiroid, meme kistleri gibi) gözlem gerekmeyebilir.

       * Biyopsiden birkaç saat sonra parça alınan dokuda veya parça almak için geçilen yapılarda kanama gelişebilir. Düşük de olsa bu ihtimale karşı önlem amacıyla takip edilirsiniz.

       * Bazı biyopsilerde damardan verilen sakinleştirici ilaçların etkisinin tamamen geçmesi (genellikle 3-4 saat) için gözlem altında tutulabilirsiniz. Uyutularak yapılan işlemlerde anestezi doktorunun tavsiyesine uymanız gerekir.

       * Yeme-içme: Biyopsi işlemi sırasında damardan ağrı kesici ya da sakinleştirici ilaçlar verilmişse, doktorunuz aksini belirtmedikçe 3 saat katı gıda almamalısınız, su içmenizde bir sakınca yoktur.

       * Bazı biyopsilerde işlem bölgesinin USG veya BT ile son bir kontrolü yapılır.

       * İşlem günü genellikle evinizde 2-3 saat dinlenmeniz yeterli olur, biyopsi günü kendinizi yormadan günlük aktivitelerinizi yapabilirsiniz. Evde beklenmedik bir durum gelişirse (çarpıntı, nefes darlığı, aşırı halsizlik, kendini iyi hissetmeme, kusma, bulantı gibi) biyopsi yapan doktorunuzu arayabilir ya da hastane acil servisine başvurabilirsiniz.

       Dilerim hiçbir zaman biyopsiye ihtiyaç duymazsınız ya da yazının başında dediğim gibi doktorunuz size “Tümörünüz iyi huylu çıktı” der.

       2020 tüm dileklerinizi getirsin size. Sevgi ve sağlıkla...

 

Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.