01 Aralık 2019, Pazar

Ah be çocuk

Ah be çocuk

Yazık

 okuyamayacaksın şiirlerimi

 ürpererek çam ormanı kokan özlemlerim

 ile yazdığım

Musa gibi umarsız

bırakıp gittin firavunlara

 kendine ağuladın yurdumun günahsız göklerini

 prese girmiş tavlı bir cevher gibi

 yokluğa mühürlettin

Ah çocuk

 senin çıra bakışlı sevdaların vardı

ardına bakmadan koyup gittiğin

 dağların vardı

 Be çocuk

 daldın

koyun sürüsüne kurt dalar gibi

 döndün mü çığlıklarla

Brezilya platosunda sambalar gibi

 Saldın dalyürek korkusuzluğunu üstlerine

 Petrol susuzu canavarların

Ve yatırdın yaşamaya tutkun susuzluğunu

Umursamazlığın vahşi vahasına

Neydi uçarken sonsuzluğa ünlediğin son özlem

 Kafkasların ince yanık bir türküsü mü

Onulmaz çekişi mi Uzunyayla’nın kavruk topraklarının

Toroslar, İnce Memed, Şeyh Şamil

 Belki bir poyraz tüttü gözünde/ düşmanlı

Bir göl kıyısında tütün içmişliğin

Bulutlara sarılmış bebek ağlamaları

 Ve sorgu dolu gözbebekleri cümle çocukların

Ah, isyan ediyorum ve sana da pay var

Be çocuk bizden ne istedin

Bak tel örgüler çekildi gözlerime

 Saçlarıma ak çizgiler

Görmedin

Şimdi

Yanık buğday ağıtları uğunuyor ardından

Ağıt ve sen/ hey çelişkinin doymaz tanrısı!?

Pankartlarla yürüyecektik sokaklarımızda

Keskin rüzgârlara karşı kılıçsız

Sesimizi aynı gök gürültüsüne uğratıp

Solo türkülerle halaya duracaktık İtilmiş gibi ellerim

Boşlukta ve sen Yazık istemedin seslerimi Soylu

 Çerkez atları gibi

Koşumsuz atladın ölüme

 Öpüp başıma koyuyorum anını ve yönümü

dönüyorum

hücreme.

Çok değerli Jıneps okurları, beş yıldır severek sürdürdüğüm köşe yazarlığına, hayalini kurduğum yeni kitabıma odaklanabilmek adına ara vermek durumundayım. Sizlere Hasan Öğren’e ait bir şiirle hoşça kalın demek istedim.

Yuzinşeyo fıgane.

 

Bu metni kaynak göstererek kullanabilirsiniz.